Köyün birinde yaşlı ve fakir bir adam yaşarmış. Fakat bu
adamın öyle güzel beyaz bir atı varmış ki krallar bile kıskanırmış.
Atı almak
için muazzam fiyatlar teklif ettikleri zaman yaşlı adam şöyle demiş “Atım benim
için bir dost gibidir, bir dostumu nasıl satarım? ”
Çok fakir olmasına ve çok
fazla para teklif edilmiş olmasına rağmen atı satmamış.
Bir sabah uyandığında
atını yerinde bulamamış.
Tüm köy “Bak işte gördün mü atın çalındı.
Aptallık yaptın ve satmadın. Böyle değerli bir şeyi sen nasıl koruyabilirsin?
Onu istediğin fiyata satabilirdin ama şimdi at gitti. Çok büyük şanssızlık.”
demişler.
Yaşlı adam “Çok uzağa gitmiş olamaz. At zaten sabit bir hayvan
değildir. Nasıl hemen böyle yargılara varabiliyorsunuz? Bunun şanssızlık olup
olmadığını nasıl bilebilirsiniz? Nasıl böyle yargılara varabilirsiniz?” demiş.
Köylüler “Bizi aptal yerine koyup felsefe yapmayı bırak. Felsefeye gerek yok.
Hazineyi kaybettin. Bu bir şansızlıktır.” demişler.
Yaşlı adam “Tek bildiğim
atın gitmiş olduğu. Hikayenin tümünü bilmiyoruz. Kim bilebilir ki bunun
şansızlık olup olmadığını, bunu neyin takip edeceğini?” demiş. Köylüler, yaşlı
adama gülerek onun delirdiğini düşünmüşler.
On beş gün sonra at, yanında bir düzine atla geri dönmüş. Bu
sefer tüm köy tekrar toplanmış ve “Evet sen haklıymışsın biz yanıldık. Bu
şanssızlık değil bir kutsanmışlık, bir şansmış demişler.”
Yaşlı adam “Bunun
şans olup olmadığını bilemeyiz. Tek söyleyebileceğimiz atın döndüğü ve yanında
on iki at olduğu. Bir sayfayı okuyarak tüm kitap hakkında nasıl yorum
yapabilir, yargıda bulunabiliriz?” demiş.
Bu sefer köylüler sessiz kalmayı
tercih etmişler. Yaşlı adamın bir tane de genç bir oğlu varmış. Vahşi atlardan
birini terbiye ederken bacağını kırmış. Köylüler yine toplanmış “Haklıymışsın,
bu bir talihsizlikmiş. Tek oğlun vardı o da şimdi sakatlandı. Sana şimdi kim
yardım edecek?” demişler. Yaşlı adam “O kadar uzağa gidip yargıda bulunmayın.
Bunun şansızlık olup olmadığını bilemeyiz. Bu da sadece hikayenin bir parçası.
Hayat parça parça gelir Yargı ise bütünü kapsar” diye yanıt vermiş.
Birkaç hafta sonra ülke, komşu ülke ile savaşa girmiş.
Köydeki tüm gençler zorla askere alınmış. Sadece sakat olan yaşlı adamın oğlu
kalmış. Bunun üzerine tüm köy büyük bir üzüntü ve ağlayışa gömülmüş.
Köylüler
yaşlı adama “Sen haklıydın bu bir şansmış. Oğlun sakat ama seninle, bizimkiler
ise gitti.” demişler.
Yaşlı adam “Sizinle konuşmak imkansız. Devamlı yargılarda
bulunuyorsunuz. Sadece oğullarınız zorla askere alındı. Bunun şans mı şansızlık
mı olduğunu kimse bilemez. ,Sadece Tanrı bilir, Sadece Tanrı bilir.” diyerek yanıtlamış…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder