Osho - O Hazineler İçimde, Onları Göremezsiniz



Bir kral işlerin nasıl gittiğini görmek için her gece şehirde
dolaşırmış -elbette kılık değiştirerek. Bir adam onu çok
şaşırtmış, genç, çok yakışıklı bir adam, her gece sokağın kenarında
ki ağacın altında dururmuş.

Sonunda merak üste çıkmış ve kral atını durdurup adama sormuş,"neden
gidip uyumuyorsun?"


Adam demiş ki,"İnsanlar uyur, çünkü koruyacak hiçbir şeyleri yoktur
ve benim öyle hazinelerim var ki uyuyamıyorum, onları korumam gerek."

Kral demiş ki, "Tuhaf ben burada hazine göremiyorum."

Adam demiş ki, "O hazineler içimde, onları göremezsiniz."

Kral her gün durmayı adet haline getirmiş, çünkü adam yakışıklıymış
ve söylediği şey kralı saatlerce düşündürürmüş. Kral adama o kadar
bağlanmış, o kadar ilgi duymuş ki, adamın gerçekten bir aziz
olduğunu düşünmeye başlamış, çünkü farkındalık, sevgi, huzur
sessizlik, meditasyon, aydınlanma, koruduğu hazineler
bunlarmış; Uyuyamıyormuş, uyuma riskini göze alamıyormuş. Bunu
yalnızca dilenciler göze alabilir ...

Hikaye merakla başlamış, ama yavaş yavaş kral adama saygı
duymaya, onu spiritüel bir rehber olarak şereflendirmeye
başlamış. Bir gün ona şöyle demiş, "Benimle saraya gelmezsin
biliyorum ama ben gece gündüz seni düşünüyorum. Aklıma defalarca
geliyorsun sarayıma konuk olman çok hoşuma giderdi."

Kral adamın kabul etmeyeceğini düşünüyormuş -azizlerin dünyadan
vazgeçtikleri gibi eski bir fikre sahimiş -ama genç adam demiş
ki,"Eğer beni o kadar özlüyorsan neden daha önce söylemedin? Bir at
daha getir seninle gelirim."

Kral şüphelenmiş,"Bu nasıl bir aziz, ne kadar kolay ikna oldu? "
Ama artık çok geç olmuşmuş, çünkü onu davet etmiş. Ona
saraydaki, nadir konuklar konuklar için, diğer imparatorlar için
ayrılmış en iyi odayı vermiş. Ve adamın bunu reddedeceğini, "Ben bir
azizim, böyle lüks içinde yaşayamamam." diyeceğini düşünüyormuş. Ama adam böyle bir şey dememiş. "Çok güzel" demiş.

Kral bütün gece uyuyamamış. "Bu adam beni kandırdı gibi görünüyor; O
aziz falan değil" diye düşünmüş. İki, üç kez pencereden dışarı
bakmış -aziz uyuyormuş. Ve daha önce hiç uyumamış, ağacın altında
duruyormuş. Artık korumuyormuş. Kral " aldatıldım. Bu gerçek bir
sahtekar" diye düşünmüş.

Adam ikinci gün kralla yemek yemiş -hepsi lezzetli
yiyeceklermiş, sadelik yokmuş -ve yemeğin tadını çıkarmış. Kral ona
imparatorlara layık giysiler sunmuş ve adam giysilere bayılmış. Kral
düşünmüş, "Bu adamdan nasıl kurtulabilirim" Yedi gün sonra sonra
bıkmış, "Bu adam tam bir şarlatan, beni kandırdı diye" düşünmüş.

Yedinci gün bu tuhaf adama, "Bir soru sormak istiyorum" demiş

Yabancı demiş ki, "Sorunu biliyorum. Yedi gün önce sormak
istedin, ama sırf nezaketten, görgü kurallarından dolayı bastırdın-
izliyordum. Ama seni burada yanıtlamayacağım. Sorunu
sorabilirsin, sonra atlarımıza binip uzun bir geziye çıkarız, ben
yanıtlanacak doğru yeri seçeceğim."

Kral demiş ki, "Tamam. Sorum şu, seninle aramızdaki fark ne? Sen
bir imparator gibi yaşıyorsun, ama bir azizdin. Artık bir aziz
değilsin."

Adam "atlar hazır mı? " demiş. Dışarı çıkmışlar ve kral defalarca
sormuş, " ne kadar uzağa gidiyoruz? yanıt verebilirsin. " Sonunda
imparatorluğun sınırı olan ırmağa ulaşmışlar. Kral demiş ki,"Artık
benim sınırıma geldik. Dğer taraf bir başkasının krallığı. Burası
yanıt vermek için iyi bir yer."

Adam demiş ki, "Evet ben gidiyorum. Sen iki atı da alabilirsin ya
da istiyorsan benimle gelebilirsin."

Kral "Nereye gidiyorsun?" demiş .

Adam demiş ki , " Benim hazinem yanımda. Ben nereye gidersem gideyim hazinem yanımda olacak. Benimle geliyormusun, gelmiyor musun?

Kral demiş ki," Nasıl seninle gelebilirim? Benim krallığım, sarayım, tüm yaşamım byounca sahip olduklarım arkamda."

Yabancı gülmüş ve demiş ki, "Şimdi farkı görüyor musun? Ben bir
ağacın altında çıplak durabilirim ya da bir sarayda imparator gibi
yaşayabilirim, çünkü benim hazinem içimde. Sarayın ya da ağacın
orada olup olmaması fark etmez. Sen geri dönebilirsin; Ben diğer
kralllığa gidiyorum. Artık senin krallığın içinde kalmaya değmez."

Kral pişman olmuş. Yabancının ayaklarına dokunmuş ve demiş ki, " Beni
affet. Senin hakkında yanlış şeyler düşünüyorddum. Sen gerçekten te
büyük bir azizsin. Ama gitme, beni böyle bırakma; Aksi halde bu yara
tüm yaşamım boyunca canımı yakacak."

Yabancı demiş ki, "Benim için güçlük yok; Seninle dönebilirim. Ama
senin tetikte olmanı istiyorum. Saraya ulaştığımız an soru yine
aklına gelecek. Bu yüzden böylesi daha iyi -bırak gideyim.

"Sana düşünmen için vakit verebilirim. Geri döneceğim. Benim için
fark etmez. Ama senin için krallığı terk etmem daha iyi. Böylece en
azından benim aziz olduğumu düşünürsün. Sarayda yine şüphe etmeye
başlarsın: "Bu aldatıcı bir adam.'' Ama ısrar edersen
hazırım. Yine, soru üzerinde yük olmaya başladığında yedi gün sonra
gidebilirim..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder