40'ından sonra hamsi ile başlayan başarı öyküsü…



Saime-Kambur.jpg
Ev hanımı Saime Kambur tarafından kurulan Ankara’daki Alo Hamsi’de birbirinden lezzetli balıklar yapılıyor. Lezzetin nedeni balıkların her gün Karadeniz’den gelmesi ve tabiki kadın eli değmesi…Ankara’da kendi halinde bir ev hanımı olan Rizeli Saime Kambur’un (44) hayatı 4 yıl önce pişirdiği bir tava hamsiyle değişmiş. Kambur ailesinin sık sık balık pişirdiğini gören komşuları bir gün sofralarına konuk olmuş. Saime Hanım’ın pişirdiği leziz balıkların tadına bakan komşuları, ‘Balıkları biz alalım yeter ki sen pişir.’ diyerek bu ziyafetin sık sık tekrarlanmasını istemiş. Hamsi ziyafeti isteyen halka giderek genişleyince Saime Hanım’ın aklına bir balık lokantası açma fikri gelmiş. Eşi Vedat beyin de desteği ile ‘Alo Hamsi’ ismiyle bir lokanta açan Saime Hanım, o günden beri eşiyle birbirinden leziz hamsi ve mezgitleri Başkentli balık severlerin damak tadına sunuyor.
Vedat Bey ayrıca Gazi Mahallesi’nde bir bakkal dükkanı da işletiyor.
Otobüsle geceden Ankara’ya getirtilen Rize’nin seçme mezgitleri ve Karadeniz’in hamsileri, aynı gün Alo Hamsi’de pişirilerek müşterilere sunuluyor. Vedat Kambur, sabah 06.00′da otogardan aldığı balıkları işyerine getiriyor. Saime Hanım, eşinin getirdiği balıkları hazırlayıp özenle tavaya diziyor. Alo Hamsi’ye müşteriler geldiğinde tavada hazır bulunan hamsi ve mezgitler hemen pişiriliyor. 5 dakika içinde balıklar sofrada. Yanında da bol salata. Duvarları eşsiz güzellikteki Karadeniz fotoğraflarının süslediği Alo Hamsi’de 60 kişiye servis yapılabiliyor.
Saime Kambur, porsiyon yerine tava işi sipariş aldıklarını belirtiyor. Kambur, özel siparişle hamsili pilav da yaptıklarını anlatıyor.
Balıkları annesinden öğrendiği yöntemle pişirdiğini dile getiren Kambur, lezzet sırrını şöyle açıklıyor: “Annemin pişirme metodunu kullandığım için lezzetli oluyor. Taze taze pişirip servis yapıyoruz. İstanbul’da yaşayan kardeşlerim ve annem ‘Biz İstanbul’da böyle lezzetli balık yiyemiyoruz.’ diyorlar.”
Kambur, lokanta işletme fikrinin nereden doğduğuyla ilgili de şu bilgileri veriyor: “Kendimize balık pişiriyorduk. Çevredeki insanlar “Bize de pişir. dediler. Onlara da pişirmeye başladık. Böylece Alo Hamsi’yi açma fikri oluştu. Müşterilerimiz çok beğendi. Ankara’nın en uzak semtlerinden bile balık yemeye geliyorlar.”
Sabah erkenden başladığı işleri gece geç saatlerde bitebildiğini dile getiren Saime Kambur, bu durumun kendisini çok yorduğunu belirtiyor. Buna rağmen çalışmaktan şikâyetçi değil. Kendisi, “Balıkları sevgi katarak pişirdiğime inanıyorum. Estetik görünümle tavaya yerleştiriyorum. Zevkle yapıyorum. İsteksiz yaparsanız lezzetli olmaz.” diyor.
Peki ev ve dükkan nasıl birlikte gidiyor? Ev işleri kime kaldı? Hayatları minik marketleri ve hemen karşısındaki Alo Hamsi arasında geçen Kambur çiftinin iki çocuğu da annelerinin bu durumuna alışmış. İkisi de lisede okuyan çocuklar çarşıdaki uyumun evde de aynen devam ettiğini anlatıyor.
Alo Hamsi’de tatlı olarak ev baklavası bulunuyor. Kendine özgü bir lezzeti bulunan baklavaya müşteriler ‘Saime Usta Tatlısı’ adını koymuşlar. Müşteriler, evlerinde yemek ve misafirlerine ikram etmek için baklava siparişi de veriyor. İsteyenlere mıhlama da yapılıyor. Her şeyiyle Karadeniz’in yaşandığı lokantada yanınızdaki müşterilerle hemen hemşehri muhabbetine başlıyorsunuz. Ama oralı olmayanları balık yeme tarzınızdan tanıyorlar. Atalar boşuna dememiş “Et, balık, kelle. Bunlar yenir elle.” Çatal kullanan müşteriyi, bir başka müşteri, “Kendine eziyet etme!” diye uyarıyor.
Aslında bu mütevazı dükkan, taze balığın bilinen en klasik yöntemlerle ne kadar lezzetli yapılabileceğini gösteren bir yer. Ne süslü salatalar ne de ekstra soslarla hazırlanmış balıklar, bu lezzetin yanına yaklaşamıyor. Aradaki fark ne mi? Tabiî ki kadın eli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder